Belli belirsiz bir ses duyuyordu. Sanki biri onu uyarmaya çalışıyordu. Birdenbire sıçrayarak uyandı. Uyku mahmurluğuyla etrafına bakındı. Duyduğu sesin rüya mı yoksa gerçek mi olduğunu idrak etmeye çalıştı. Ortalıkta kimse yoktu. Demek ki duyduğu ses bir rüyadan ibaretti. Neden böyle bir rüya gördüğünü ya da neden burada olduğunu bilmiyordu. Bildiği tek bir şey vardı. O da gece vakti polislerin onu alıp buraya getirmeleriydi. Etrafını çok fazla inceleyememişti.
Yeni açılan gözleriyle etrafı incelemeye başladı. Tepesindeki lambadan loş bir ışık yayılıyordu. Yerler mermerdendi. Duvarlar gri, yılların verdiği yorgunlukla yer yer dökülmüştü. Duvarlardaki tek obje saatti. Hemen önünde yırtık, pis bir battaniye vardı. İlk buraya getirildiğinde battaniyeyi görmemişti. Battaniye yeni getirilmiş olmalıydı. Onu tuttukları odanın köşesinde bir tuvalet ve lavabo vardı. Her ikisi de alışılmadık derecede temizdi. Tuvalet ve lavabonun karşısında ise duvara sabitlenmiş oturak vardı. Uyandığı yerden kalkıp lavaboya yüzünü yıkamak için gitti.
Yüzünü yıkarken aynaya baktı. Aynaya ilk baktığı anda kendini tanıyamadı. Oysaki daha bir gün bile olmamıştı buraya getirileli. Yüzünü yıkadıktan sonra ellerini üstüne sürerek kuruladı. Artık tamamen uyandığı için bir daha uykuya dalamazdı. Lavabonun karşısındaki oturağa oturdu ve duvardaki saate baktı. Saat sabahın altısıydı. Onu buraya getirdiklerinde saatin kaç olduğunu hatırlayamıyordu fakat gece buraya getirildiğini anımsıyordu. Buraya neden getirildiğine dair tek bir düşüncesi vardı.
Yaklaşık bir ay önce çıkan olayla alakalı olarak yazdığı yazıdan ötürü burada olmalıydı. Çıkan olayda yüz yirmi yedi kişi ölmüş, beş yüz altmış bir kişi yaralanmış ve kendisi de dâhil olmak üzere altı yüz yetmiş dokuz kişi gözaltına alınmıştı. Öncesinde emeklerinin karşılığını almak için başlatılan grev zamanla büyüyerek siyasi hale gelmişti. Bir grup işçi, her şeye zam gelmesine ve maaşlarının gelen zamlar yüzünden erimesinden şikâyet ederek greve başladı. Grevin ilk gününde on kişi olan işçi grubu basın yoluyla şikâyetlerini dile getirdiler. Bu sorunu yöneticiler görmezden gelerek çözüm arayışında bulunmadılar.
Yöneticilerin çözüm arayışında bulunmamalarına sinirlenen başka bir işçi grubu greve katıldı. Grevin geniş halk kitlesi tarafından duyulması engellenmek istendi. Fakat gelen zamlar ve maaşların düşük olması sadece işçileri rahatsız etmiyordu. Grevin duyulmasının engellenmeye çalışılmasına ve zamların artmasına tepkili olan bir kesim de greve katıldı. Grev gittikçe büyümüştü. Artık grevin yapıldığı yere polisler gelmeye başlamıştı. Buna rağmen zamlar karşısında tepkisini göstermek isteyen daha fazla insan geldi. Bir anda büyük bir topluluk oluşmuştu. Oluşan topluluk işlerin düzgün bir şekilde işlemesine engel oluyordu.
Polis, oluşan topluluğu dağıtmaya çalışınca kıyamet koptu. Zaten sinirli olan topluluk, bu dağıtma girişimi karşısında daha da öfkelenerek polise saldırmaya başladı. Polis topluluğu dağıtmaya çalıştıkça topluluk daha da öfkeleniyordu. Grevin uzun sürmeyeceği düşünülerek önlem alınmamıştı. Bu yüzden grevin olduğu yerde az sayıda polis görevlendirilmişti. Az sayıdaki polisin gücü topluluğu dağıtmaya yetmedi. Sadece görevlerini yapan birçok polis yaralandı. Olayın büyüyeceğini anlayan yöneticiler nihayet önlem aldılar. Grevin olduğu yere polisin dışında askerler de çağrıldı.
Askerlerin çağırılmasından sonra topluluk bir anda dağıtılmaya başlandı. Bu dağıtılma sırasında yine birçok insan öldü. Nihayet bir hafta sonunda grev bitirilmişti. Grevin üzerine yöneticiler açıklama yapmak zorunda kaldı. Yöneticilerin yaptıkları açıklamalar ise grevden daha korkunçtu. Yöneticiler “Neden önlem alınmadı?” sorusuna cevap vermiyorlardı. Zamlar azalacağına daha da artmıştı. Buna daha fazla dayanamayan birçok köşe yazarı yöneticileri eleştiren yazılar yayımladı. İlk başta eleştirel yazılar da önemsenmedi. Diğer birçok şeyin önemsenmediği gibi.
Fakat grev ve yöneticilerin yaptığı açıklamalar hakkında daha çok yazı yazıldı. Artık bu duruma da yöneticilerin önlem alması gerekiyordu. Yöneticiler zamları azaltıp maaşları arttırmak yerine bu yazıları yazan kişileri gözaltına aldılar. Bu yazılardan bir tanesi de kendisine aitti. Yazdığı yazı hakkında hiçbir pişmanlığı yoktu. Kendisini haklı görüyordu. Ancak haklıyken haksız konumuna düşürülmüştü. Gardiyanın kendisine seslenmesiyle düşüncelerinden sıyrıldı. Gardiyan ona yemeğini getirmişti. Tabi yemeğe yemek demek bin şahit isterdi.
Sessizce gardiyana teşekkür etti. Gardiyan yemeğini bırakıp gitti. Yeniden düşüncelere gömüldükten bir süre sonra derin bir uykuya daldı.
Comments