Bölüm 1
7 Ağustos 2020 Cuma
Gece yarısı başım çatlayacak gibi oluyor ve ateşim var. Kendimi halsiz hissediyorum, sanki bir araba dayak yemişim gibi tüm eklemlerim ağrıyor. Dilime baktığımda pembeliğini kaybederek renginin beyaza döndüğünü görüyorum. Ateşimi ölçtüğümde 37,4° çıkıyor ancak bana kalırsa sanki ateşim 39° gibi yanıyorum. Buzlu tampon yaparak 36°'ye kadar düşürüyorum ama bir süre sonra tekrar yükseliyor.
8 Ağustos 2020 Cumartesi
Sabah olduğunda şehir hastanesinin acil servisine gidiyorum. Şikayetlerim soruluyor, anlatıyorum. Ateşimi ölçüyorlar ve 36,5° çıkıyor. Acil girişim yapılıyor ve muayene için kabine yönlendiriliyorum. Doktor şikayetlerimi sorduğunda anlatmaya başlıyorum. Muayenenin sonunda tonsilit (bademcik iltihabı) teşhisi konuluyor. Antibiyotik, ağrı kesici ve boğaz spreyinden oluşan reçetem yazılıyor.
İlaçlarımı kullanmaya başlıyorum ancak şikayetlerim geçse de dalgalı bir şekilde seyreden ateşim var ve 36,5°'nin altına düşmüyor. 37,4°'nin üzerine de çıkmıyor ama benim içimde yanan ateş dalgalar halinde yükseliyor. Kızım Rukiye, bu ateşin normal olduğunu ve hastaneye gitsem de doktorların bu şekilde göreceğini, tıpta bu işin böyle olduğunu bana anlatmaya çalışıyor. Ben de bu işte bir terslik olduğunu, sağlıklı olduğumda ateşimin 35 ile 35,5 arası olduğunu ve 4 gündür ilaç kullanmama rağmen hala vücut sıcaklığımın normal olmadığını anlatmaya çalışıyorum.
10 Ağustos 2020 Pazartesi
Oğlum Talha'nın TOHM'a (Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezleri) dönmesi gerektiğinden hastaneye giderek Covid-19 testi yaptırıyor. Akşam üzeri sonuç çıkıyor ve negatif olduğunu görüyoruz. Sonuca sevinerek rahatsızlığımın üşütme ile alakalı olabileceğine dair çıkarımlarda bulunuyoruz.
13 Ağustos 2020 Perşembe
Yine şehir hastanesi acil servisindeyim. Girişteki görevliye durumumu anlatıyorum. 4 gün önce acil servise geldiğimi bununla birlikte ateşimin hala devam ettiğini söylüyorum ve ateşim 36,5° çıkıyor. Muayenemi yapan doktor ateşimin normal olduğundan ve ilaçlarımı bitirmem gerektiğinden bahsediyor. Ben de sağlıklı olduğumda vücut sıcaklığımın 35° civarı olduğunu söylüyorum ve 4 gündür antibiyotik ve ağrı kesici/ateş düşürücü kullanmama rağmen kendimi iyi hissetmediğimi belirtiyorum. Bunun üzerine beni Covid-19 Polikliniğine yönlendiriyorlar.
Test için sürüntü alınıyor ve beni BT' ye (bilgisayarlı tomografi) yönlendiriyorlar. BT çekildikten sonra tekrar polikliniğe dönüyorum. Tahlil için kan alınıyor ve gözlem odasında bekliyorum. 1,5-2 saat sonra bir doktor gelerek tahlillerime bakıyor ve sırtımı açmamı söylüyor. Daha önceden akciğerlerimle alakalı bir hastalık geçirip geçirmediğimi soruyor. Kışın bir sıkıntı yaşadığımı söylüyorum. Fiziki muayenemde bir problem gözükmüyor. Öksürüğüm ya da nefes darlığım bulunmuyor.
Telefonumdan Sağlık Bakanlığı'nın e-nabız programına girerek tahlillerime bakıyorum. BT sonucuna ulaşıyorum. Tahlil sonucunda kısaca pnömoni (zatürre) ile uyumlu buzlu cam görüntüsü olmakla beraber test sonucu olmadan Covid-19 teşhisi için yeterli olmadığı yazıyor.
Hemşirelerin neden daha önceden akciğerlerimle ilgili bir hastalık yaşayıp yaşamadığımı ısrarla sorduklarını ve doktorun fiziki muayenesinin sebebini anlıyorum. Duygularım daha da karmaşık bir hal alıyor ve kendimi yorgun hissediyorum.
Covid-19 Polikliniği hareketli ve yoğun. "Beni burada niye tutuyorsunuz, benim bir şeyim yok" diye söyleniyor elli yaşlarındaki bir teyze. Hemşire sonucunun pozitif olduğunu ve servise yatırılacağını söylüyor ancak teyze anlamamakta ısrarcı. Bir şeyinin olmadığını, gitmek istediğini söylüyor. Biraz ilerideki kabinden öksürük sesleri geliyor. Nefes alırken zorlanan insanları duyabiliyorsunuz.
Genç bir hanımefendi cep telefonuyla konuşuyor. Konuşmalarından test sonucunun pozitif olduğunu anlıyorsunuz. Hanımefendiye test sonucunun belli olup olmadığını soruyorum. Pozitif olduğunu duyunca geçmiş olsun diyorum. Bundan sonraki süreç için bilgilendirme yapılıp yapılmadığını soruyorum. Eşinin negatif olduğunu, küçük bir bebeklerinin olduğunu ve tedavisinin evde devam edeceğini söylüyor. Tedavide ne kullanıldığını soruyorum. Hap ve iğneden oluşan beş günlük tedaviden bahsediyor. Bu kadar bilgiden dolayı sağlık çalışanı olup olmadığını merak ediyorum ama soramıyorum.
Sedyede beklemeye devam ediyorum. Zaman sanki donup kalmış gibi ilerlemiyor ve ben de zamanda sıkışıp kalmış gibi hissediyorum. Aklımda cevapları bende olmayan birçok soru bulunuyor. En sonunda bir hemşire geliyor ve damar yolumu çıkartıyor. Eve gitmemi ve aile bireylerinden farklı bir odada izole olarak beklememi söylüyor. Test sonucuma göre pozitifse bana ulaşılacağını ve ambulansla hastaneye getirileceğimi söylüyor.
Poliklinikten çıkarak bir banka oturuyorum. Oğluma beni alması için telefon açıyorum. On dakika sonra oğlum geliyor. Durumumu ve hemşirenin söylediklerini anlatıyorum. Oğlum endişelenmemem gerektiğini, test sonucumun negatif çıkacağından emin olduğunu, zaten kendisinin test sonucunun negatif olduğunu, bir şeyimin olmadığını ve ciğerlerimdeki sıkıntı için ayrıca göğüs hastalıklarına görünebileceğimi anlatıyor. Ben de her şeyin oğlumun söylediği gibi olmasını ümit ediyorum.
Saat 17.30 gibi nihayet eve dönebiliyorum. Sabahtan beri bir şeyler yemediğimi hatırlıyorum. Bu yüzden sofrada bir şeyler atıştırıyorum. Yorgunum ve ateşimin olduğunu hissediyorum. Ölçtüğümde 36,8 çıkıyor. Yatak odasına çekiliyorum ve uzanıyorum. Bir süre sonra telefonum çalıyor. Ne zaman ya da ne kadar süredir uyuduğumu bilmiyorum. Aklım karışmış bir şekilde telefonuma uzanıyorum. Tanımadığım bir numaranın aradığını görüyorum. "Efendim" diyerek cevaplıyorum. Bir hanımefendi kendini tanıtıyor. İl Sağlık Müdürlüğü'nden aradığını ve Covid-19 testimin pozitif olduğunu söylüyor.
Yaşadığım yerle ilgili soru sorulduğunda aile apartmanında yaşadığımızı söylüyorum. Apartmanın karantinaya alınacağını ve benim için de ambulans göndereceklerini söylüyor. Telefonu kapattıktan sonra aileme durumu anlatmaya çalışıyorum. "a-a-ambulans geliyor" diye kekeliyorum. Sanki karanlıklar içine çekiliyorum.
Eşim, hastanede lazım olacak eşyaları hazırlamaya başlıyor. Daha hazırlanamadan evin önünden ambulansın sesi geliyor. Aşağıya iniyorum. Ailemle konuşmaya ya da vedalaşmaya fırsatım olmuyor. Ambulansın içinde bir bilinmezlikten bir başkasına sürükleniyormuş gibi hissediyorum.
Yazının ikinci bölümüne buradan ulaşabilirsiniz.
Öncelikle tüm hastalara şifalar diliyorum.
Bu yazıyı yayına hazırlarken okuma kolaylığı sağlamak amacıyla ikiye böldük. Yazının devamı için yarın sitemizi ziyaret etmeyi unutmayın, iyi okumalar!