Ömürden koca bir yılı daha geride bıraktık. Yaşlanmaya yarınlara dönük hayaller kurmaya çoktan boş verdik. Geleceğimizden, içinde keyif ve mutlulukla soluklanamadığımız coğrafyada yaşam sürmekten yana endişeli ve dertliyiz.
Yaklaşık bir yıldır hayatımızı derinden etkileyen pandemi süreci ve ülkenin neredeyse tüm alanlarında yaşanan olumsuzlukların hayatımız üzerindeki etkileri daha da ağırlaşmakta.
Özel iletişim vergisine, elektriğe, doğalgaza, otoyola, köprülere yapılan zam haberlerini izlerken hava bedava su bedava diye tekrarlayıp duruyorum. Sürekli güncelleniyoruz zamlarla. Zamlar güncel ve bedava.
Bedava yaşıyoruz, bedava/ Hava bedava, bulut bedava/ Dere tepe bedava/ Yağmur çamur bedava/ Otomobillerin dışı/ Sinemaların kapısı/ Camekanlar bedava/ Peynir ekmek değil ama/ Acı su bedava/ Kelle fiyatına hürriyet/ Esirlik bedava/ Bedava yaşıyoruz, bedava.
Orhan Veli Kanık'ın "Bedava" adlı şiirini duymuşsunuzdur.
Yaşadığı dönemin sıkıntılarını ve hayat pahalılığını kinayeli bir şekilde anlatan Orhan Veli, günümüzde yaşıyor olsaydı bu şiirini ya değiştirir ya da literatürden kaldırırdı herhalde. Çünkü şiirinde her şeyin pahalı olduğunu fakat havanın, suyun, derenin, tepenin manzaranın bedava olduğunu en azından bunların tadının çıkarılmasına vurgu yapmış şiiri sokağa taşıyan şairimiz.
Günümüze gelirsek gerçekler şairimizin dediği gibi mi?
Bir sahil kıyısına gidip şöyle bir manzarayı izleyelim desek o da paralı. Her yer ihaleye çıkarılmış, paralı işletmeler her yeri parsellemiş. Bu durum yaylalarda da, kumsallarda da, köylerde de aynı. Yani dere tepe yağmur çamur da bedava değil artık. Gerçekleri söylemek, doğrunun yanında olmak kelle fiyatına. Susmak bedava.
Orhan Veli bu şiiri yazdığında pet şişe sular ya da damacanalar belki de yoktu. Hele hele ki suya ödediğimiz faturaları bir bilse.
Doğup büyüdüğüm ve yaşamakta olduğum kent Balıkesir. Çocukluğuma gidiyorum bir an Balıkesirdeki mahalle çeşmeleri Balsu gözümde canlanıyor. Elimde bidonlarla halk dilinde Eski Cami asıl adı Yıldırım Camii kapısının sağ tarafındaki Balsu tatlı su dediğimiz çeşmeden taşıdığımız içme suyu aklıma düşüyor. Çoğu mahalle çeşmesinin korunmayıp yerinde yeller eserken kalan bir kaç çeşmeden de Selimiye baraj suyu akmakta. Kullanmadığın suyun parası faturanın yarısı.
Pandemi sürecinde tanıştığımız uzaktan eğitim sürecinde lise öğrencisi oğlumun kullanmak zorunda olduğu EBA da bedava. Üniversitelilerin kullandığı üniversite altyapısı, sunumlar ders anlatımları da bedava. Ne güzel değil mi? Bu sistemlere erişmek için bir bilgisayara ve internete erişiminiz gerekli, işte dananın kuyruğunun koptuğu yer de burası. İnternet paralı, vergisi var hem de çifte vergi. KDV ve en güzeli 90'lı yıllardan kalma deprem dolayısı ile konan özel iletişim vergisi. Verginin vergisine de yeni gelen zam... Öğrenci okutamamak, okutmamak bedava.
Açılamayan, açmak için çaba da sarf edilmeyen okullar... Eğitim öğretime ulaşamayan büyük bir sayısal çoğunluğa sahip ailelerin çocukları. Çocuklarının peşinde ellerindeki kıt kanaat imkanı onlar için harcayan aileler. Yarınlarını öngöremeyen çocuklarımız. Pandemi sürecinde işini, aşını kaybedenler ve toplumun bir kesiminin tüm olanlara gözünü kapaması. Körler ve sağırlar. Mutluluktan vazgeçtiğimiz, mutsuz olmasak yeter dediğimiz bir dönem. İnsan hayatı bedava.
Milyonların, gençlerin, üniversite mezunlarının iş bulmak için ümidini yitirdiği işsiz gezdiği bir ülke. İŞKUR önlerinde bir umut iş bulmak için beklenen sonu gözükmeyen kuyruklar bedava. Ucuz ekmek almak için soğukta saatlerce beklenen kuyruklar karın açlığına bedava. Yakmadığınız ya da yakamadığınız doğal gaz, elektrik bedava.
Okumanın, okutmanın, ilmin, bilimin hor görüldüğü cahile güzellemeler yapan profesörlerin yaşadığı bir dönemde cehalet bedava. Yalanlara inanırsan, doğruya sağırsan, körsen, görmen gereken yöne bakmayıp sırtını dönüyorsan, ahu efgan edenin feryadını duymuyorsan benim derdim yok gerisi bana ne diyorsan insanlığını unuttuysan sana her şey bedava...
Uyuşamayız seninle yollarımız ayrı
Sen ciğercinin kedisi ben sokak kedisi
Senin yiyeceğin kalaylı kapta
Benimki aslan ağzında
Sen aşk rüyaları görürsün, ben kemik
Ama seninki de kolay değil, kardeşim
Kolay değil hani
Böyle kuyruk sallamak Tanrı’nın günü!
Orhan Veli Kanık
Comments