Bursa Suuçtu Şelalesi
İlk anıma ve deneyimime başlamadan önce Suuçtu Şelalesi'ni tanımak adına kısa bir bilgi;
Çataltepe mevkiinde, ilçe merkezine 17 km uzaklıkta, Muradiye Sarnıç köyü yakınlarında, Karadere üzerinde yer alan Suuçtu Şelalesi; bir fay hattının çökmesi ile oluşmuştur. 38 metreden dökülen su, yazın azalmakla beraber kış aylarında doldurduğu göleti ile güzel bir manzara sergiliyor. Gezi alanı ve piknik yeri olarak tercih edilen Suuçtu, etrafını saran kayın ağaçları arasında serin havası ile tam bir temiz hava deposu.
İnternetten araştırıp fotoğraflara baktıktan sonra bizi cezbeden bu yere üniversiteden arkadaşlarımla gitmeye karar verdik. İlk işimiz bir alışveriş merkezine giderek Decathlon'dan çadır seçmek oldu. Ben Quechua marka Arpenaz Fresh&Black model çadırını tercih ettim. Uyurken kullanmak için de bir tane mat aldım. Yemek ve benzeri ihtiyaçlar için alışverişimizi de tamamladıktan sonra tam anlamıyla kamp kurmaya hazırız diyebilirdik.
Ertesi sabah saat 7.00 civarında yola koyulduk ve Suuçtu Şelalesi'ne vardık. Bu zamana kadar her şey mükemmel denilebilirdi. Tam çadırlarımızı kurmak için yer baktığımız sırada aniden bastıran yağmur biraz bizi düşündürmeye başlamıştı ama kafaya konulmuştu. Biz o kampı yapacaktık ve geri dönüşü yoktu. Yağmurun altında güç bela çadırlarımızı kurmaya başladık. Tabi ilk defa çadır kurmamızdan kaynaklı ufak teknik problemler de oldu bu yüzden iyice sırılsıklam olmamız da kaçınılmaz oldu. Ve tüm bahtsızların yaşadığı gibi çadırları kurmayı bitirdikten yaklaşık 2 dakika sonra yağmur durdu.
Islanan kıyafetlerimizi değiştirdikten sonra ısınmak için odun toplamaya koyulduk. Tahmin edileceği gibi topladığımız her şey nemli ve ıslaktı. Galiba ısınamayacağız diye düşünürken arkadaşım daha önceki pikniklerinden kalma jel tutuşturucuyu buldu. İçimizden birinin çoraplarını dallara bağlayıp jel şişesinin içinde varla yok arasında bulunan jele buladık. Tam yanmaz diye düşünürken ateş yakmayı başarmıştık. İyi kötü kıyafetlerimizi kuruttuk. Ufak atıştırmalıklar eşliğinde muhabbet ettik ve akşam olmadan biraz ormanda yürüyüş yaptık.
Hava kararmaya başladığında herkes iyi kötü yağmurlu havada bile bir şeyler yapılıp başarıldığı ve iyi ki dönülmediği konusunda hemfikirdi. Ateş başında akşam yemeğimizi yerken bir yandan da çayımız demleniyordu. Odun ateşinde demlenen çay tüm yorgunluğumuzu alıp götürmüştü. Yatmak için ateşi söndürüp çadırlarımıza gittik.
Gece yarısı aniden bir yağmur bastırdı. Çadır su alır diye endişelendim ancak büyük bir mutlulukla fark ettim ki su geçirmez tipteymiş. İşin kötü yanıysa mat alttan soğuğu sırtıma veriyordu. Burada da her ihtimale karşı yanıma almış olduğum battaniye imdadıma yetişti. Battaniyeyi de almamış olsaydım kim bilir ne olurdu düşünmek bile istemiyorum. Uykusuzluk, soğuk orman akşamı üstüne de yağmur biraz ürkütücü olmuştu haliyle.
Bitmek bilmeyen gecenin sonunda çadır kapısını biraz aralayarak zifiri karanlığa dalıp havanın yavaş yavaş aydınlanmasını izlemek keyifliydi. Yağmurun hafif hafif çiselemesiyle 2-3 saat uyuyup kalkıp çadırlarımızı toparlayıp çöplerimizi toplayıp şelaleye doğru yürüdük. Ardından girişte bulunan harika gözlemeleri olan kafede kahvaltımızı yapıp ilk kampımızı tamamladık. Acemiydik, aksilikler yaşayıp çokça da üşümüştük ama oldukça keyifli ve farklı bir deneyimdi, sonuna kadar değmişti.
Başka bir yazıda, başka bir kamp deneyiminde görüşmek dileğiyle...
İlk deneyim için muhteşem bir kamp olmuş. Mutlaka gidilecek yerler arasında 👌🏽🥳
Çok iyi bir blog olmuş çok güzel bir yere benziyor kesinlikle gidicem 😊