Sevgili dostlar yeni bir yazı ve güncel bir konuyla sizlerleyiz.
Bildiğiniz gibi dünyada bir yılını doldurmuş olan küresel bir salgın yaşıyoruz. Salgın hız kesmeden eğitim, ekonomi, sağlık ve daha birçok alanda gündelik hayatımızı olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor. Görünen o ki salgının 1-2 yıldan önce bitmesi ya da kontrol altına alınması olası gözükmüyor ve salgının başlangıcından daha kötü bir noktada bulunmaktayız. Bu süreçle alakalı olarak hükümet yeni önlemleri hayata geçirdi.
Sürecin başında yetkililerin aldığı önlemlerden biri de okulların uzaktan eğitime geçmesiydi. Sonuç olarak okullar dijital platformlar üzerinden online eğitime geçti. Online eğitime geçilmesiyle beraber çocuğu olan her ailenin aklında bazı soru işaretleri oluşmaya başladı. Uzaktan eğitim ne vadediyor? Uzaktan eğitimin çocuklarımız üzerindeki etkileri neler? Uzaktan eğitim çocuklarımızda ekran ve internet bağımlılığına mı yol açıyor? Uzaktan eğitim yeni bir fırsat eşitsizliği mi yaratıyor? Bu süreç bittiğinde çocuklarımızı ve biz aileleri akademik ve psikolojik anlamda hangi sonuçlar bekliyor?
Sorular, sorular aklımda cevapsız ve deli sorular... Görünen o ki cevap vermeyi ya da bulmayı düşünen de yok. Bu soru ve sorunlarla baş başasınız. Sürecin başlangıcında eğitim gören 3 çocuğum da okulların kapanmasıyla evlerine döndüler. İki üniversite ve bir lise öğrencisi. Evde bir bilgisayarımız var. Fakat online eğitim görmesi gereken 3 çocuğum var. Lisedeki oğlumun okulu Zoom üzerinden ara vermeden eğitime devam etti. Üniversiteli iki çocuğum üniversitelerinin online eğitime alt yapıları hazır olmadığı için okulun sistemlerine yükledikleri sunumları indirerek kendi çalışmaları ile sınavlarına hazırlandılar.
Uzaktan eğitim öncesinde çocuklarımız bizden ayrı, il dışında okudukları için evimizde mobil internet kullanmaktaydık. Bir aylık kullanım sürecinden sonra internetimizin maalesef yeterli olamayacağını gördük. Uygun operatör ve uygun bir paket bulabilmek için arayış içine girdik. Tamam, interneti hallettik. İş bitti mi? Maalesef... Tek bilgisayar yetmiyor, ikincisi hatta üçüncüsü gerekiyor.
Salgının başlarında gelen sıkıntıları geride bıraktıktan ve işleri biraz rayına koyduktan sonra geçici bir huzur, rahatlama ve teslimiyet vardı üzerimizde. Geleceğe dair kaygılar yaşıyor, günlük hayatımızda zorlanıyor, çocukların sürekli evde olmaları daha doğrusu birbirlerinden başka kimseyle görüşemiyor olması sebebiyle sürekli birbirlerine sarıp birbirlerini darlıyor olmalarına rağmen bu zorunlu evde olma halinin olumlu tarafından bakmaya çalıştık. Bak işte aile bir araya toplandı, dedik. İşlerin kısa sürede eskiye döneceğini zannettik. Bu sırada uzaktan eğitim uzadıkça uzadı.
Evet, okulların kapanmasının üzerinden günler, aylar geçti. Mevsimler değişti. Yaz tatili başladı, yaz tatili bitti, okulların açılma zamanı geldi, okullar açılamadı. Belirli sınıflara belirli günlerde yüz yüze eğitim geldi. Uzaktan eğitime devam eden oğlumun "EBA'ya yine giremedim!" demeleri, kızımın iki haftada bir olan online sınavlarına "Sisteme girdim giremedim, sistem beni dışarı attı, ya sınavım geçersiz olduysa" kaygıları, oğluma ''Çocuğum ben odaya girince bilgisayar ekranını değiştirme! Ders harici yine neyle meşgulsün?" demelerimin sonu gelmedi.
Bildiğimiz hayatın sona erip yeni bir düzene geçmemizin üzerinden sekiz ay geçti. Ve biz bu süreçte çok yorulduk. Çocuğumuz uzaktan eğitime katılsın diye ona bilgisayar verdiğimiz güne lanet ettik, o derece yıprandık. ''Ders aralarında oyun oynamak yok, discord'u açmak yok kalkıp hareket edin! Bir balkona çıkın!'' demekten dilimizde tüy bitti, kendi sesimizden iğrendik, kendimizden nefret ettik. Empati kurmaya çalıştık, zavallı çocuklar arkadaşlarını göremiyorlar dedik, yaşıtlarından uzak kalıyorlar dedik. Yüzyılın krizi, salgını bizim çocuklarımıza denk geldi diye hayıflandık. Fakat bu yaşananları kaldıramayacak hale geldik.
Yüz yüze eğitim başlayacak. İşler okul anlamında biraz da olsa düzelecek derken ana haber bültenleri kabinenin toplandığını, salgının artış seyriyle ilgili yeni kararların alındığını ve yüz yüze eğitime yıl sonuna kadar ara verildiğini işitince diyorum ki:
Kapatayım şu bilgisayarı, çekeyim internetin fişini. Bu ülkedeki birçok çocuk zaten online eğitime, EBA'ya ulaşamıyor sadece bazıları ulaşabiliyor. Siz de o ulaşamayanlardan oluverin! Bıktım ben sizin dersinizi de, EBA'nızı da, tabletinizi de, oyununuzu da takip etmekten! Benim için mi öğreniyorsunuz, ben sizin başınızda bekçilik, internet polisliği yapmak zorunda mıyım? Kendi işimi gücümü bırakıp "Ay derse girdi mi, vay yine mi YouTube'da oyun videosu izliyor, bana bir saat oyun oynayacağım demişti ama bir buçuk saat oldu!" diye her gün dertlenmek, aynı senaryoyu her gün yine yeni baştan yaşamak zorunda mıyım?
Konuya benzer aşağıdaki yazılarımızı da okuyabilir yorumlar kısmından düşüncelerinizi bizimle paylaşabilir, sizler bu süreçte neler yaşıyorsunuz? bizlere yazabilirsiniz. Yeni bir yazı yeni bir konuda görüşmek dileğiyle iyilikle kalın.
Comments